Küçük eski bir araba
Yoğun trafiğin arasında küçük, eski bir araba yokuşu çıkmaya çalışıyor. Epeyce zorlanıyor, ama gene de çıkıyor. Aslında bu arabayı durdurmak, yokuşu çıkartmaktan çok daha zor, fakat sahibi her zaman bir kolayını buluyor. Ya bir kaldırma yanaşıyor, ya bir ara sokağa sapıyor, ya da başka bir çare arıyor. Sürücü bu kez, yokuşu çıktıktan sonra, arabayı durdurabilmek için bir kamyonun arkasına yanaşıyor. O sırada onu gören bir polis:
- Arabanızın freni yok mu? Bozuk frenle yola çıkmaya nasıl cesaret ediyorsunuz? Camı açar mısınız?
Genç, arabanın camını açarken, cam kapının içine düşüp takılıyor.
- Aksiliğe bakın. Şimdi bunu kapatamam da. Üşüyeceğim.
Polis arabayı kontrol etmeye başlıyor:
- Bu araba bir hurda yığını. Her tarafı bozuk. Gaz pedalı yerinden çıkmış. El freni sicimle bağlanmış. Bir de kemeriniz yok.
Lambaları yakmaya çalışyor.
- Lambalar da yanmıyor.
- Yanması lazım. Yalnız şuraya vurmak gerekiyor.
Delikanlı inip kaportaya yumruğuyla vurunca lambalar yanıyor.
- Tekerleklerin vidaları da eksik. Bu ne kadar tehlikeli, bilmiyor musunuz? Şimdi size öyle bir ceza yazmam gerekiyor ki, bir yıllık maaşınızla bile ödeyemezsiniz.
- Memur bey, diyelim ki bu arabayı hurdacıya götürüyorum...
Ve küçük eski araba sarsılarak hareket edip, diğerlerinin arasında gözden kayboluyor.
No comments:
Post a Comment