Postanede
- Buyurun efendim.
- Bu mektubu yurt dışına özel ulakla göndermek istiyorum.
- Epeyce ağırmış, tartalım...
- Aynı zamanda taahhütlü olacak.
- Öyleyse şu kartı doldurmanız gerekiyor.
- Teşekkür ederim. Ayrıca bunlar da yurt dışına normal olarak gidecek.
- Buyurun, bu pulları yapıştırıp, karşıdaki kutuya atın.
- Bir de havale göndermek istiyorum, ama havale gişesi kapalı.
- Yarım saat sonra açılır, efendim.
...
Beklerken, kuyruğa girip telefon faturasını ödüyor ve gişe açılınca havalesini gönderiyor.
Daha sonra, telefonla ilgili memura:
- Boston'la bir telefon görüşmesi yapmak istiyorum.
- Şu anda Amerika'yla bağlantı kurulamıyor. Hatlar meşgul. Ama isterseniz, jetonla konuşabilirsiniz.
- Jetonla birkaç defa aradım, fakat hat düşmüyor.
- O zaman numaranızı verin, hatlar açılır açılmaz bağlamaya çalışacağım. Yalnız beklemeniz gerekecek.
- Olsun, beklerim.
Bir süre sonra memur sesleniyor:
- 3 numaralı kabin Boston'la görüşebilir. Buyurun... Bağlanamadı mı? Ayrılmayın... Tamam. Şimdi konuşabilirsiniz.
- Alo? Merhaba Mehmet. Nasılsın? ... Biz iyiyiz. Merak edecek bir şey yok. İnan, herkes iyi... Seni uykudan mı kaldırdım? A! Sahi! Saat farkını unuttum! Çok özür dilerim, affedersin.
No comments:
Post a Comment