Friday 12 February 2010

Daily Turkish Feed XIV


Tahtakale'de

Galata köprüsünde iki arkadaş karşılaşıyor:

- Merhaba, Filiz. Nereye böyle?
- Tahtakale'ye. Perdeler için tahta çubuk ve halkaya ihtiyacım var. İstersen sen de gel benimle.
- Büyük caddeden karşıya geçtikten sonra sağa doğru yürüyeceğiz. İşte şu küçük cami Rüstempaşa camisi.
- Girip gezelim mi?
- Şu anda gezilemez, namaz kılıyorlar. Sağa dönelim.

Mısır Çarşısı'na giden bu sokak, semtin en işlek yerlerinden biri. Burada her türlü tahta işleri yapılıyor, mesela fırınlarda kullanılan tahta kürekler, sonra tahta merdivenler, raflar yapıyorlar.

Bir dükkana giriyorlar.

- Oğlum, perde çubuğu ve halkası var mı?
- Var efendim, ama usta camiye gitti. Geldiği zaman, ölçünüze göre kesip verir.
- Peki, o zaman biz bir dolaşıp gelelim.

Ustayı beklerken, çarşıyı gezip bir mangal alıyorlar ve aynı dükkana dönüyorlar.

- Buyurun efendim. Perde çubuğu istemişsiniz. Ölçünüzü verin bana. Bir çay alır mısınız?
- Evet, teşekkür ederiz... Siz içmiyor musunuz?
- Ben oruçluyum da.
- Sahi, Ramazan... Bayrama az kaldı. Zaten perdeleri de bayram için hazırlıyorum.
- Güle güle kullanın.


No comments:

Post a Comment