Saturday 30 January 2010

Daily Turkish feed - VI


Kıskanç koca

Orhan Bey bir iş seyahatindeydi. Karısı onu gece yarısına doğru bekliyordu. Ama Orhan Bey'in işi erken bitti ve eve akşam, hava kararırken döndü. Evde ışık yoktu.

'Demek karım evde değil. Acaba nerede? Annesinde mi? diye düşündü merakla, yoksa... bir sevgilisi mi var?'

Kapının önünde karısının yeşilli, pembeli eşarbını gördü:

'En güzel elbisesini giyip sevgilisine gitmiş. Aceleden eşarbını da düşürmüş' dedi kendi kendine.

Kapı kilitli değildi. 'İnsan aşık olunca böyle şeyleri unutur' diye düşündü.

Eve girince ışığı yaktı. 'Dantel masa örtüsü, kristal bardaklar ve çiçeklerle sofrayı hazırlamış. Demek onu buraya çağırmış. Ne cesaret! Hemen boşanacağız' dedi öfkeyle.

Başka ipuçları bulmak üzere yatak odasına girdi...

A, karısı uyuyordu. Yeşil ipek elbisesi yatağın üstündeydi.

Uykulu mırıldandı:

'Sen mi geldin kocacığım? Seni beklerken biraz uyuyayım dedim de...'

'Öyle mi? Peki sofrayı kimin için hazırladın?'

'İkimiz için: bugün bizim evlilik yıldönümümüz, unuttun mu?'

'Sen bir tanesin karıcığım, dedi utanarak. Haydi güzelce giyin, şöyle karsıma gel. Bir şampanya açalım.'


No comments:

Post a Comment